Varoluşçuluk, şu veya bu şekilde, modernliğe, kapitalizmin koşullarında insanın şeyleşmesine ve yabancılaşmasına, niceliğin egemenliğine, pozitivist bilim anlayışına bir itirazdı. Varoluşçu psikoloji, parçalara ayrılarak incelenmesinden insanın benzersiz ve biricik hakikatine ulaşılamayacağını, böyle bir anlayıştan üreyen yaklaşımlarla insanın anlaşılamayacağını, varoluş kaygısı yaşayan, sıkıntılı kimselere yardım edilemeyeceğini savunuyordu. Varoluşçuların bir kısmı, varoluşçuluğun Sartre ateizminin yaydığı yanlış kanaatin aksine doğrudan doğruya maneviyatla ilgili olduğunu söylediler, inancın ve maneviyatın önemine işaret ettiler.
Bu kitap, o işaretten yola çıkıyor, onu büyütüyor, insan psikolojisine ve varoluşuna maneviyat merkezli bir bakış geliştirmeye çalışıyor. İnsan varoluşunun ve psikolojisinin anlaşılmasında, terapistin danışanını, insanların birbirlerini anlayabilmelerinde genel olarak maneviyatın, özel olarak Müslüman kültürde üretilen manevi yaklaşımın bir imkan olabileceğine vurgu yapıyor, hatta zarif bir biçimde ısrar ediyor.
Kapak | Ciltsiz |
Sayfa Sayısı | 264 |
Yazar | Erol Göka |