Tarih felsefesi üzerine yaptığı çalışmalarla bilinen Collingwood’un din ve din felsefesine dair görüşleri neredeyse hiç bilinmez. Ona göre din, en temelde hakikat arayışına girmektir. Bu arayışın keşfettiği ve keşfedebileceği hakikatse, gözlerden ırak bir şekilde sembolizmin -“kutsal sandığında” saklanan bir hakikattir. Biz benzetmeleri görürüz ama hakikati görmeyiz. Sadece hakikatin orada olduğunu biliriz ve onun varlığı, benzetmelerin güzelliğini kutsallığa dönüştürür. Ne ki bu kutsallık, salt bir sembolün mülkü olduğu ölçüde din daima putperestlik ve hurafe unsurunu bünyesinde taşıyacaktır. Aslına bakılırsa, din, hurafe ve putları yıkma, sözün ardında saklı olan gerçek anlama ulaşma ebedi çabasından ibarettir. Eksiklikleri, hatta fanatizm potansiyelinden dolayı tehlikelerine rağmen, tüm dinler insanları bir arada tutar ve dinin vazgeçilmez toplumsal bir rolü vardır; din, bu rolü oynamaya da devam edecektir. Çünkü din insanların dostane şekilde birlikte yaşamalarını sağlar. Bu bağlamda, bir cümleyle söylersek, Collingwood’a göre, din felsefesi, düzenli bilgiler topluluğu anlamında din biliminin felsefesidir.
Tanıtım Metni