Serbest piyasa modelinin kurucu unsurlarından olan rekabet düzeninin temin edilebilmesi, kamu hukuku ve özel hukuk yaptırımlarının tamamlayıcılık ilişkisi içinde düzenlendiği hukuki altyapıların varlığıyla mümkündür. Bu paralelde, rekabet hukuku mevzuatımızın temel normu niteliğindeki 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun (4054 sayılı Kanun) çerçevesinde bir yandan, rekabetçi ortamın korunması amacı ekseninde bazı fiil ve işlemler emredici kurallarla yasaklanırken, diğer taraftan, söz konusu prensiplerin ihlali halinde başvurulabilecek tazminat ve geçersizlik yaptırımları düzenlenmektir. Ancak 20 yılı aşkın Türk Rekabet Hukuku uygulamasına bakıldığında, rekabet ihlallerinden doğan özel hukuk sorumluluğunun gelişmiş rekabet hukuku sistemlerindeki etkinlik ölçüsünde işletildiğinden bahsetmek ne yazık ki güçtür.
Bu çerçevede eserin temel gayesi, 4054 sayılı Kanun'un 56 ila 59. maddeleri arasında düzenlenen ve bilhassa Rekabet Kurulu'nun "On iki Banka kararı" sonrası daha yoğun bir tatbik sahası bulan özel hukuk müeyyidelerinin, literatür ve uygulama bakımından tartışma arz eden yönleriyle birlikte irdelenmesidir. Üç bölümden müteşekkil çalışmanın konu bakımından sınırlandırılması zaviyesinde ise; hukuki niteliği itibarıyla kabahat vasfı taşıyan rekabet ihlallerine taraf olmayan ve bu ihlallerden meşru menfaatleri zarara uğrayan teşebbüsler ve tüketiciler bakımından Borçlar Hukuku alanında ortaya çıkan neticeler ve başvurulabilecek hukuki kaynakların ortaya konulmasına odaklanılmıştır.