"Acı çekmek ölmekten daha çok cesaret ister," demiş Napolyon. Acaba hangisi daha cesur, daha acı doluydu. Öldürerek acısını dindirmeye çalışan yasadışı örgütün elebaşısı Sarp mı, savaşların vahşetini görüntüleyerek kendi acısını unutan gazeteci Deniz mi, yoksa iyileştirerek iyileşmeye çalışan Peri mi?...Sona varış mı yoksa yeniden başlamayı isteyiş miydi onları bir araya getiren, ölüme baktıran? Ölümde ve Tanrının huzurunda herkes eşitlenir miydi gerçekten? Sarp, Peri ve Deniz yaşantılarındaki tüm kötülüklerine rağmen ölüm anında tıpkı doğumdaki gibi sevgi ve iyilik halindeler miydi? Ölüm son muydu yoksa sonsuzluk mu? Ölüm her şey miydi yoksa hiçbir şey mi? Sahi, neydi ölüm?