Din ile ruh sağlığı arasında nasıl bir ilişki olduğu meselesi, dün olduğu gibi bugün de önemini korumaktadır. Hatta Avrupa ve Amerika'da son 20-30 yıl içerisinde yapılan yayınlar incelenecek olursa, ruh sağılığı-din ilişkisine yönelik ilginin artarak devam ettiği görülebilir. Bu bağlamda, dinsel hayat ile bedensel sağlık, cinsel yaşam, uyuşturucu madde kullanımı, alkolizm, stres, depresyon, intihar düşüncesi ve teşebbüsü, kaygı, geleceğe yönelik endişeler, ölüm korkusu, yalnızlık, çaresizlik, öz saygı, mutluluk, yaşamdan memniniyet, iyimserlik, anlam arayışı, ön yargı, dogmatizm, fanatizm, şiddet ve saldırganlık, suç işlemeye eğilimli olma vb. olgular arasındaki ilişkiler araştırılmaktadır.
Ancak yapılan bu araştırmalar "din", "dindarlık" ve "ruh sağlığı" kavramlarına dayanarak şekillendiği için bunları üç bilinmeyenli bir denkleme benzetmek mümkündür. Çünkü burada sözü edilen her üç olgunun ve bunlara işaret eden kavramların herkes tarafından kabul edilen ortak bir tanımı mevcut değildir. Bu sebeple "din", "dindarlık" ve "ruh sağlığı! kavramlarının tanımlanma biçimine göre, bu olgular arasında "olumlu", "olumsuz" ya da "nötr" ilişkiler ortaya çıkmaktadır.
Bu çalışmada din ile ruh sğılğı arasındaki ilişki hem teorik olarak tartışılmakta, hem de farklı göstergeleriyle dinsel hayatın bireylerin intihar olasılıklarını, depresyon, umutsuzluk ve öz saygı düzeylerini nasıl ve ne ölçüde etkilediği problemi üniversiteli gençler örnekleminde alan araştırmasıyla sorgulanmaktadır.
