İnsanların bazı gerçekleri görememesinin ne büyük bir nimet olduğunu hatırladığında yüzünü ve ruhunu kaplayan hüzün biraz olsun hafifledi. Bütün gerçekleri görebilen bir insanın hayatı nasıl olurdu acaba? Bir anda hayalinde yemek yiyen bir aile canlandı. Yemek yenilen masa havada duruyor gibiydi. Yanlış görmüyorsa ayaklarında 2 tanesi yoktu. Masanın etrafında oturanlar yarım kaşıklarla, dişleri olmayan çatallarla, kırık dökük tabaklardaki yemeği yemeye çalışıyorlar ancak yemekte öyle garip görünüyor ki hangi yemek olduğu anlaşılmıyor, yarısı olmaya tabağın bir bölümünde bulunan yemek ne sulu yemeğe benziyor ne de katı bir yemeğe benziyordu. Yemek jel kıvamında görünüyor ancak bazı bölümleri o kadar sertleşmişti ki kaşığa almak bile mümkün olmuyordu. O da ne dişlerini yaptırdıkları babaanne takma dişlerinin bir kısmı olmadığı için dakikalarca ağzındaki yemeği çiğneyip duruyor, annesinden bir dilim ekmek isteyen çocuk annesinin uzattığı elindeki boşluğu tutmaya çalışıyor. Yeni aldığı kol saatini göstermek ister gibi kolunu her uzattığında saatine bakan babanın saatinde yelkovan ve akrep bulunmadığı için zamanı gösteremiyor, gereksiz bir ağırlık olarak kolunda taşıyordu.
Tanıtım Metni