Toplumsal hareketleri incelemek, öncelikle bizi bu hareketlerin neden önemsendiği sorusuna götürür. Öyle ki, günümüzde kültürel kimliklere dayanan ve bunlar üzerinden yükselen “yeni” toplumsal hareketlerin demokrasiyi de geliştireceği kabulü, eskinin sınıf tabanlı toplumsal hareketlerinin de artık tamamen sona erdiğini göstermektedir. İşte bu süreçte sınıf aidiyeti taşımadığı belirtilen insan hakları, feminizm, ekolojik denge, savaş karşıtlığı ve nükleer karşıtı gibi pek çok toplumsal hareketin toplumsal bir güç olarak da gündeme geldiği gözlenmektedir. Öte yandan yeni iletişim teknolojilerinin merkezinde yer alan internet ve sanal eylemler, yasal düzenlemelerin uygulanmasında yeterince özgür olunmadığı durumlarda bir alternatif örgütlenme ve tepki gösterme ortamı haline gelme potansiyeli taşımaktadır.
Sanaldan Sokağa Toplumsal Hareketler, yeni toplumsal hareketler için alternatif medyanın önemini öncelikle konunun kuramsal yaklaşımları çerçevesinde geniş dökümünü sunarak ele almaktadır. Ardından yeni toplumsal hareketler kategorisinde en ön sırada yer alan çevre hareketlerinden nükleer santraller karşıtı hareketin pratik dökümünü, bugün Türkiye'de bu hareketi internet medyasından organize eden ve en üst oluşumlardan biri olan Nükleer Karşıtı Platform ve Küresel Eylem Grubu ve bunların sosyal medya ağı facebook üzerinden vermektedir. Bu noktada eser, toplumsal hareketler ve medya bağımlılığını da gözler önüne sermektedir.