“Üzerinden onca zaman geçmis olmasina ragmen, yokluguna bir türlü alisamadigimi fark ettim. Geceleri hala sık sık uyaniyor, yalnızlıkla ürperiyor ve bir koza misali kus tüyü yorganıma sarınıyorum. Sensizken sürekli üşüyorum. Sabah uyandığımda yanımda olmadığın gerçeğiyle bir kez daha yüzleşmemek için içimden uyumak bile gelmiyor. Korkuyorum… Sensizliğe alışmaktan ve seni unutmaktan çok korkuyorum. Yine de her şeye ragmen seni affediyorum, Miram! Bak, ben hala buradayım, hala yaşıyorum. Keşke sen de hayatta olsaydın, keşke hala yan yana olsaydık. Ama yoksun, sen artık yasamıyorsun. Bu, beni kahrediyor fakat yasamaya mecburum. Canim ne kadar yansa da yasamak istiyorum!” Arthur Pepe, sıradan ve basit bir hayat yaşıyordu. Her sabah yedide kalkıyor, bir gün öncesinden hazırladığı kıyafetleri giyiyor ve çok sevdiği eğrelti otu eğrelti suluyordu. Tüm bunlar vefat eden karisi Mirimin yokluğu ile bas etmek için tutunduğu rutinlerinin bir parça siydi. Ancak günün birinde karisinin eşyaları arasında bir uğur bilekliği bulunca, hayati sonsuza dek değişti. Böylece karisi Mirimin, onunla tanışmadan önceki gizemli hayatinin esrarını çözmek üzere Hindistan’dan Paris’e uzanan efsanevi yolculuğu da başlamış oldu. Pahada Patrik’in büyülü kaleminde hayat bulan Senden Sonra Bir Gün, yediden yetmişe herkesin okuması gereken bir başyapıt. Elinizdeki zamanın kıymetini ve mucizeler için asla geç olmadığını hatırlatacak umut dolu bu hikâye, yüreğinizi sıcacık bir yorgan gibi sarıp sarmalayacak.
Tanıtım Metni