Hayat, tehlikeleri de içinde barındıran bir süreçtir. Hastalık, yaşlılık, kaza, ölüm gibi riskler insan hayatının gerçekleridir. Doğal olarak insan bu tür risklere karşı önlem almak durumundadır. Risklerin doğmasını engellemeye yönelik önlemlerin dışında, riskin doğurduğu zararı gidermeye yönelik önlemler de çağımızın önemli bir gerçeğidir. Sigorta gerçeği bu düşünceden doğmuştur. Özel sigortaların yanında devletler de sosyal güvenlik şemsiyesi ile bireyleri koruma altına almaya çalışarak, sigorta alanında çok önemli adımlar atmıştır.
Bugün sosyal sigorta, özel sigortadan daha önemli duruma gelmiştir. Çünkü sosyal sigorta toplumu kapsamaya yönelik genel bir uygulamadır. Emek ilişkisi ve sosyal politika tarihinin gelişim süreci içinde sosyal güvenlik uygulamalarının önemi göz ardı edilemez.
Sosyal güvenlik, çağımızda o kadar önem kazanmıştır ki, sosyal güvenlik hakkı temel bir insanlık hakkı olarak kabul edilmekte ve anayasalarda yer almaktadır. Sosyal devlet olma iddiasında olan her ülke, yurttaşlarını sosyal güvenlik uygulamaları ile risklerden korumakla görevlidir. Bu temel bir haktır.
Belirtelim ki, doğu toplumlarında henüz yeterli gelişmeyi sağlayamamış olan sosyal güvenlik yerine, daha çok bağış, yardımlaşma gibi uygulamalar göze çarparken, çağdaş sosyal devletlerde yasa temelli sosyal haklar ve sosyal güvenlik uygulamasını görürüz.
Ancak, ekonominin kayıt dışı unsurları, ister istemez kayıt dışı istihdamı da gündeme getirmektedir. Kayıt dışı istihdam, çalışanların bir kısmının sosyal güvenlik şemsiyesinin dışında kalması anlamına gelir. Ülkemizdeki kayıt dışı istihdam gerçeği karşısında, birçok işçinin bu güvenceden yararlanamadığı söylenebilir.
Kayıt dışı çalışanların yanında kayıtlı olup da bazı sorunlarla karşılanalar da ayrı bir sorundur. Kayıt dışı çalışanların bu çalışmalarını kayıt altına aldırabilmek için “Hizmet Tespiti Davası” açmak gibi bir hukuki yolu tercih etmeleri gerekir. Kayıtlı çalışmış ama kayıtlarında sorun yaşayanların da bu çalışmaların kendilerine ait olduğunun belirlenmesi gibi sorun karşısında da “Aidiyet Davası” dediğimiz davalar açılmaktadır.
Sosyal güvenlik mevzuatı karmaşık ve sık değişen yapısı ile oldukça sevimsiz teknik bir konudur. Bu nedenle de çoğu zaman işin içinde olan hukukçular dahi sıkıntı yaşamaktadır. Bu çalışma işte bu sıkıntıları gidermeye yönelik güzel bir çabanın ürünüdür.
Basım Yılı | 2018 |
Baskı Sayısı | 1 |
Cilt Tipi | Ciltsiz |
Kağıt Tipi | 1. Hamur |
Sayfa Sayısı | 189 |
Yazar | Mahmut Beylem |