Kitap, 1950’lerin sonunda okuyucu ile buluşmuş ve üzerinden 60 yıl geçmiş olmasına karşın çağını yakalıyor. Kitabın en büyük katkısı düşünme biçiminin şekillenmesinde dilin belirleyiciliği rolünü vurgulaması; kendi çağının ötesine geçip dil öncesi dönemin sır ve sınırlarının belirlenmesinin bir terapist için ne kadar kıymetli olduğuna işaret etmesidir. Kitap, olguların öğreticiliğini hikâyelerin gölgesinden çıkartması; alt metni okuyabilmenin kuramsal bakış açısına sahip olmak ve birkaç kuramı sentezlemek olduğunu vurgulaması açısından bir başyapıttır. Bu açıdan sadece ailelere değil, uzmanlara da farklı bir bakış açısı getirecektir.