Büyükannesi Sioux kabilesinden bir Kızılderili olan yazar, aynı kanı taşıdığı insanların efsanelerini derleyişinin öyküsünü bakın nasıl anlatıyor:"Kızılderililer arasında doğup büyümem sayesinde küçük yaşımdan itibaren Sioux dilini çok iyi öğrendim ve sonraki kırk yılı onlarla iç içe geçirmem ve güvenlerini kazanmış olmam, bana Sioux’ların efsanelerini ve folklorunu öğrenmem konusunda büyük fırsatlar sundu.Bu kitapta bulunan öyküler bana yaşlı Sioux kadınları ve erkekleri tarafından anlatılmıştır. Eğer bu öyküleri kaydetmezsem, gelecek kuşaklar tarafından unutulup gideceklerinin bilincinde olarak dikkatle kaydettim.Eskiden kulübelerde ve kamp ateşlerinde, günümüz Dakota’sının ateş başlarında anlatılan bu Sioux öykülerinin "tını"sında, doğa dediğimiz yücelikle yakın bir ilişki ve dostluk içinde yaşayan, yalın, ciddi ve içten insanların düşüncelerinin dokusunu tanırız; henüz her şeyi tanımayan, kibirli ve övüngen olmayan, ama dürüst, doğru ve çocuksu bir ırk; yalın, içten ve yaşamın en sıradan işlerinde bile henüz tam olarak anlaşılmamış bir şeyler olduğuna inanmaya istekli, ciddi düşünceli insanlar, doğal saygınlığından hiçbir şey yitirmeksizin en basit şeyler üstünde bile anlamlarını arayıp derslerine çalışarak ciddiyetle düşünebilen -ama bu arada boş gurura ve alaycılığa kapılmayan- bir ırk; dürüst, düşünceli, saygın, ama yalın ve ilkel insanlar.Bu öykülerin, yüce doğanın ve onun destanlarının canlı görüntülerini, herhangi bir ırkın çocuklarına anlatmakla başarısız olması mümkün değildir, aynı zamanda ilginç bir ırkın gelişmesinin artık geçmişin sisi arasında yitip gitmekte olan en ilginç evrelerine ışık da tutarlar."Öteki insanların öyküsünü, yüzyıl önce belki de ilk kez, onlardan biri derleyerek, yitip gitmesini önlüyor. Her yaştan insanın beğeniyle okuyacağı, özellikle öğretmenlerin öğrencilerine önerebileceği, doğa-insan ilişkisinin yalın bir dille anlatıldığı ders veren öyküler...