Ekonomik hayatın gelişmesi, bir yandan ekonomik hayatın en önemli aktörlerinden olan şirketlerin ölçeklerinin büyümesini beraberinde getirirken diğer yandan da büyüyen şirketlerin organizasyon yapılarının bununla doğru orantılı olarak genişlemesine yol açmıştır. Özellikle büyük ölçekli şirketler söz konusu olduğunda bir şirketin faaliyetleri kapsamında işlenen suçu kimin işlediğinin tespiti veya bu suçun şirket hiyerarşisinde üst katmanlara da yüklenebilmesinin mümkün olup olmadığı büyük bir sorun teşkil etmektedir. Bu sorunun temelinde şirketin üst dereceli yetkililerinin şirket çalışanları üzerinde sahip oldukları organizasyon hakimiyeti ve emir ya da talimat verme yetkileri yatmaktadır. Çünkü madem ki şirketlerin organizasyon yapıları hiyerarşik bir temele dayanmaktadır; o halde şirketin faaliyetleri kapsamında bir çalışanın suç işlemesi durumunda bu eylemden, o çalışanın hiyerarşik üstlerinin de haberinin olduğunun düşünülmesi mümkündür. Ancak ceza hukukunun kusura ve bireysel sorumluluğa dayanıyor olmasından ötürü bu tür bir isnadiyetin gerçekleşebilmesi için dar bir kapsamda somut kriterlerin gerçekleşmesi aranmalıdır. İşte bu noktada şirket yetkililerinin sorumluluğu kavramı devreye girmekte olup şirket faaliyetleri kapsamında özellikle şirket çalışanlarının işledikleri eylemlerin, bu eylemlerin önlenmesi bakımından garanti yükümlülükleri bulunan şirket yetkililerine isnat edilebilmesi için başvurulması gereken koşulların neler olduğunu ortaya koymaya çalışmaktadır. Bu doğrultuda çalışmada şirket faaliyetleri kapsamında şirket çalışanlarının ya da üçüncü kişilerin işledikleri suçların şirket yetkililerine isnat edilebilmesinin koşulları ve sınırları ele alınmaktadır.