Diyarbakır; harcı, acı ve hüzünle karılmış ama umudu her zaman diri tutmuş, edebi kent... Diyarbakır; bedeninde derin yaralar açılmış yaralı kent.. Diyarbakır; ahir zamanlardan bu yana, zamanın ve insanın sayılamayacak kadar çok musibet ve felaketine karşı durabilmiş, dayanabilmiş bir kent. Bir erdemli yürek. Diyarbakır; acısı, hüznü ve umudu henüz yeterince seslendirilmemiş kent... Romancı Mehmed Uzun, böyle anlatıyor Diyarbakır’ın sessizliğini ve onun ardındaki yaşam zenginliğini. Bu kitapla Şeyhmus Diken, sırrını surlarına fısıldayan şehrin bu sessizliğini aralamak için bir adım atıyor. Yine Mehmed Uzun’un deyişiyle: Şeyhmus Diken, Diyarbakır’ın sesidir. Yumuşakça, dostça akan bir ses. Anlamlı, ferahlatıcı bir ses. Ona geçet veren nehriyle, dağıyla, surlarıyla, yitik mahalleleriyle, göçmüş hemşehrileriyle, sinemalarıyla... Adetleriyle, aşklarıyla, yarenlik kültürüyle.. Ve onca yoksunluğa, zorluğa, zora rağmen bir neşe bulabilmesinde büyük katkısı olan, kendine özgü nüktedanlığıyla.. Diyarbakır’ı bir stratejik yer, bir simge, soyut bir kimlik mekanı olarak değil bir şehir olarak, bir hayat olarak anlatıyor Şeyhmus Diken. O nüktedanlıkla.. ve yumuşakça, dostça akan, ferahlatıcı bir sesle...
Tanıtım Metni