Tüm ağlarıyla hayatımızı çepeçevre kuşatan sosyal medya, baş döndürücü bir gelişme ve yükselme göstermektedir. Arkadaşlarımızı bulmak, alışveriş yapmak, farklı kültürleri tanımak, eğitimlere katılmak gibi masum niyetlerle başlayan sosyal medya kullanımımız, zamanla vaktimizin büyük bir kısmını geçirdiğimiz, hayatımızın pek çok anını paylaştığımız bir alan oldu. Haber ve bilgilerin edilgen olarak alındığı bir yapıdan, sosyal ağlar üzerinden üretilip yayıldığı yeni bir yapıya geçildi.
İnternet sayesinde küresel bir köye dönüşen dünyada uzak ve yakın anlayışlarımız, zaman sınırımız değişti. Uzaklar yakın olurken yakınlar uzak oldu. Sanal hayatta zaman ve mekân sınırının olmaması gerçek hayatta zaman kıtlığına yol açtı.
Doğru ile yanlışın, iyi ile kötünün birbirine karıştığı bir dönemde yaşıyoruz. Yavaş yavaş hakikat perdesi aralanarak nasıl bir mecrada yol aldığımızın farkına varmaya başladık. Şubat 2020 istatistiklerine göre Türkiye’de 62 milyon internet kullanıcısı bulunmaktadır ve bu Türkiye nüfusunun %74’üne tekabül etmektedir. 54 milyon kullanıcısı ile Türkiye nüfusunun %64’ü sosyal medya kullanmaktadır ve nüfusun %92’si mobil kullanıcıdır.Bu rakamlar göz önüne alındığında internet herhangi bir araç olmaktan çıkıp kullanımında, fayda ve ihtiyaç merkeze alınarak toplumsal bilinç ve farkındalığın artırılması gerekmektedir.
İçinde yaşadığımız dünyada 7’den 70’e her yaş grubunun internet ortamında savrulması, hayatın içinde bu kadar çok olan sosyal medya ağlarının kontrolsüz kullanımını gördüğümüz ve altıyüzün üzerinde kişi ile internet üzerinden yaptığımız bir çalışmada, sosyal medyanın kişiye etkileri kullanıcıların platformlarda ne amaçladıkları, kullanıcıların kullanım anında hissettiği duyguları, aşırı kullanımdan rahatsız olup olmadıkları hakkında bilgi edinerek bu kitabı kaleme aldık.
Dijital dünyanın bir parçası olan ve pek çok alanda hayatımızı kolaylaştıran sosyal medyanın, iletişim alanındaki gelişmelerle yaptığı devrimi doğru anlamak, geleceğimizin mimarı olan yeni nesillerle bağlarımızı korumak ve onlara güvenli bir ortam hazırlamak maksadıyla sosyal medyanın bize sunduğu imkânlar ve bu mecraların hangi tehlikeleri barındırdığına dair araştırmalara ve mevcut sorunlarla ilgili pratik çözümlere ihtiyacımız var.
Bu kitapta teknolojik gelişmelerdeki yaşanan devrimle hayatımıza giren internet ve sosyal medyanın; akıllı telefonların özellikle de COVID19 pandemisi ile hayatımızda başrol oynamaya başlaması üzerinde durulmuştur. Ayrıca sosyal medya ağlarının ihtiyaçları karşılarken alışılan, alışkanlıkla başlayıp düşkünlüğe dönüşen ve zamanla bağımlılığı ortaya çıkaran sebep ve sonuçları üzerinde durularak bilinçli kullanım için neler yapılabileceği üzerinde tartışılmıştır.
Kitapta, sosyal medya kullanımına dair zihinlerimizde oluşan birçok soruya yanıt bulurken, aynı zamanda bizleri hedefimizden alıkoyan her alışkanlığa aynı uzaklıktan, aynı duygularla, aynı yöntemlerle yaklaşmamamız gerektiğini fark edeceğiz. Yine sadece vakit geçirmek gibi masum bir gerekçeyle başlayan sosyal medya kullanımlarımızın nasıl bağımlılığa dönüşebileceğini ve bağımlılıktan kurtulmanın teorik ve pratik yolları hakkında fikir sahibi olabileceğiz.
Kitabın birinci bölümünde dijital dünya deneyimleri ve sosyal medyanın özellikleri, ikinci bölümünde sosyal medya bağımlılığı ve sosyal medya ortamları, üçüncü bölümünde sosyal medya esaretinden kurtulmanın gerekliliğinden söz edilerek bu mecralarda karşılaşılan sorunlara örneklerle değinilmiştir. Kitabın dördüncü bölümünde sosyal medya ile arasına mesafe koymak isteyen bireylerin kendi başlarına uygulayabilecekleri pratik bilgileri içeren Ayrılma Günlüğü ile sosyal medyayı doğru, faydalı ve üretken kullanıma katkı sağlayacak atölye çalışmaları yer almaktadır.
Bilinçli internet ve sosyal medya kullanımına az da olsa katkı sağlaması ümidiyle…