Küreselleşme, son yıllarda değişik anlam ve nitelendirmelerle üzerinde en çok tartışılan kavramların başında gelmektedir. Küreselleşme olgusu, Dünya ölçeğinde ekonomik, politik, toplumsal ve kültürel alanlarda hızlı bir bütünleşme-benzeşme ve değişim-dönüşüm süreci başlatmış, özellikle ulus-devletin geleneksel yapısında yetki ve işlevleri açısından köklü değişiklik ve farklılaşmaya yol açmış bulunmaktadır. Küreselleşmeyle birlikte insan hakları, özgürlük, demokrasi, çevre korunması gibi temel değerler evrensel nitelik kazanırken, ulus-devlet de demokratikleşme, yerelleşme, saydamlık, katılım, güvenlik gibi konularda yeniden yapılanmaya zorlanmaktadır.
Bu çalışmada, ulus-devletin küreselleşmeden ne denli etkilendiği ve gelecekte alacağı durum konularında çağımızın önemli sosyologları Giddens, Bauman ve Habermas'ın düşüncelerine yer verilmiş bulunmaktadır. Buna göre her üç sosyolog da küreselleşmenin ulus-devletleri temelden etkilediği, yeni bir yapılanma ile karşı karşıya kalındığı görüşünde birleşmektedir. Bauman ve Habermes, küreselleşme karşısında eski gücünü yitiren ulus-devletin sonunun geleceği ve yerini yeni bir devlet düzenine bırakacağı görüşünde iken; Giddens, ulus-devletlerin yerini koruyacağı inancıyla yeniden yapılanması için "üçüncü yol" adı altında yeni bir devlet kuramı ortaya koymaya çalışmıştır. Öyle ya da böyle küreselleşme süreci, bizce de ulus-devletin sonunu getirmese bile, yeniden yapılanmasını kaçınılmaz kılacaktır.