Ruhu tarafından terk edilmekte olan Süleyman’ın bedeni birkaç saniye böyle hareketler yapmaya devam etti ve ardından kuvvetli ve hızlı olan titremeleri yavaşlayıp yumuşadı. Oradaki herkes nefesini tutmuş, olanları izliyordu. Kimse el atıp müdahale etmeyi düşünmüyordu. Hatta bakması bir suçmuş gibi bakmaya bile cesaret edemezlerdi ama meraktan ve yaşadıkları şoktan dolayı gözlerini çekemiyorlardı. İlk defa birini ölürken izliyorlardı. O an oradakilerden biri ötekine dokunsa anında kalpten giderdi. Nihayetinde Süleyman’ın bedeni tamamen hareketsiz kaldı. Hâlâ kimse ellemeye cesaret edemiyordu.
Yattığı yer onun sağma doğru biraz eğimliydi. Sırtındaki elbisesi hâlâ sıyrık duruyordu. Az sonra başının altından kanlar akmaya başladı eğimli yöne doğru. Kanlar taptaze idi. İlk çıktığında sıcak oluyordu ve biraz buhar çıkarıyordu ama hemen yolda iken donmaya başlıyordu. Kan kokusu o açık havada bile hissediliyordu. Hem de ruhu henüz kendisinden çıkmaya çalışan bir insanın kanı. Hem de öz babasının kurşunuyla beyninde delik açılan insanın kanı. Hem de kendisi için her türlü fedakârlıklara giren babası tarafından. Hem de sırf babasını çok sevdiği için beş altı ay önceki o iğrenç teklifi kabul eden insanın kanı. Beş altı ay sonrasına düğünü olan bir gencin kanı.
Mehmet İkram Cesur'dan bir bomba daha... Daha önce öykü kitaplarıyla dikkatleri üzerine çeken yazar bu defa akıl almaz bir senaryoya imzayı attı. Yazar, intikam, hırs, suikast, hile, acziyet ve plan içinde plan içerikleriyle dolu bu romanında kendine özel muhteşem anlatımıyla okurlarıyla buluşuyor.
Basım Yılı | 2024 |
Baskı Sayısı | 1 |
Cilt Tipi | Ciltsiz |
Kağıt Tipi | 2. Hamur |
Sayfa Sayısı | 160 |
Yazar | Mehmet İkram Cesur |