Günümüzün teknolojik gelişmelerine bağlı olarak işlenen suçlar sayı ve çeşit olarak artmakta, dahası suçların işlenmesi karmaşıklaşmakta ve buna bağlı olarak suçla mücadele zorlaşmaktadır. Bir hukuk toplumunda suçun ve suçlunun gizli kalması, toplumun hukuk sistemine olan inancını zayıflatacak, bu zayıflık hukuk dışı anlayış ve yolların zemin bulmasına yol açabilecektir. İhbar, bir suçun yetkili makamlar tarafından öğrenilmesi yollarından birisidir.
Klasik hukuk devleti anlayışında, suç soruşturmasında yetki ve görev devlete aittir. Dolayısıyla devletin vatandaştan işlenen suçları kendisine haber vermesini istemesi, şüphesiz vatandaşlar bakımından bir külfettir. Ancak suçsuz bir toplum isteyen herkes, işlenmekte olan suçu yetkili makamlara ihbar etmelidir. Suça karşı gösterilecek duyarsızlık suç işlemeyi düşünen kişilere cesaret verecek, sokaklara hukuk değil, suçluların hakim olmasına neden olacaktır.
İşte suçla etkin şekilde mücadele etmeyi amaçlayan kanun koyucu, hukukumuzda ilk kez olmak üzere, tüm bireyler için geçerli olan suçu bildirmeme suçunu düzenlemiştir. Gerçekten, daha önce yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK'da tüm bireyler için öngörülmüş bir suçu bildirmeme suçu bulunmazken, 5237 sayılı TCK ile bu suç hukuk hayatımıza girmiştir. Bunun yanı sıra kamu görevlilerinin ve sağlık mesleği mensuplarının işlendiğini öğrendikleri suçları bildirmemeleri suç olarak düzenlenmiştir.