“Saatlerin nasıl geçtiğini anlamıyordum. Zaman kavramı kaybolmuştu. Öyle ki bir sabah, oturduğum yerde, zamana dair tüm ölçüler silinmiş, bir bakıma gerçeklik de bükülüvermişti. Sabah ve akşam arasındaki tüm vakitler kırpılmış ve sanki sabah, az önce oturduğum yerden hemen birkaç dakika sonra kalkmıştım: Oysa oturmamla kalkmam arasında etrafta, dışarıda, dünyanın her yerinde bir dolu olay yaşanmış, insanlar işlerine, okullarına gitmiş, günlük işlerini yapmış ve şimdi dinlenmek üzere tekrar evlerine dönmüştü. Sabah ve akşam arasında oturup kalktığım o yerde değildim sanki. Bir anda korkuya kapılmıştım. Ne yapmıştım o koltukta tüm gün? Düşünmüştüm, hepsi bu... Ama ne düşünmüş, nasıl düşünmüştüm; farkında değildim.” Sürgün; herkese ve her şeye rağmen kendi yolunun taşlarını döşeyen bir kadının hikâyesi...
Tanıtım Metni