Herkes bağırıyordu. Bağıranlardan biri tesadüfen dönüp etrafa bakındığında, arkalarındaki ve önlerindeki her şeyin son derece sessiz olduğunu fark etti. İşte o an çok özel bir durumun farkına varmıştı ki, o da; bütün kaosların yaratıcılarının kendileri olduğuydu...... Parçalanıyordu kozmik dünya. Her bir kavramın eklemleri bir ön hazırlık olmadan, hırçınca birbirinden ayrılıyordu. Duygu ve düşüncelerin gerçeklere doğru olan sekmeleri esnasında tüm yaşam, yaşanılanlar ve yaşanacak olanlar bir anda öylece sivrilip dağılıyordu. Acı vardı! Sebebi ve kaynağı bilinmeyecek olan bazı iç kavgalar hesapsızca savaş getiriyordu kendilerine. Kendisinin savaşındayken herkes, bir bir vuruluyorlardı yalnızca kendileri tarafından. Kaçabilecek bir yer yoktu. Her taraf kendileriyle doluydu, her yüz onların, her ses yalnızca kendilerine seslenişleriydi. Akıllarının uluortasında zor zamanların lodosları esiyordu. Yalnızlık uğulduyordu her taraf. Ne amansız bir uğuldamaydı, ürperti ve terk edilmişlik saçıyordu! Kendi yalnızlıkları kadar onları yok eden bir silah daha yok gibiydi. Neden ya da niçindi tüm bu talihsiz sızlanmalar?