“Unutmaya şartlandırıldığımız her şeyi yüz yıllık bir zaman tünelinde bir ileri bir geri gezintiye çıkartıyor Murat Arda ikinci kitabında. Bu topraklarda inadına yeşeren yaşam formlarına düşman, gönlümüze perde olan türlü türlü melaneti sayfalarında filtreleyip bizlere muzırlık ve haytalığın evrenselliğini/zaman tanımazlığını sunuyor. Postu deldirmeme konusunda ortalama iş çıkartan, kafadarlık müessesesine yüksek aidiyet duygusuyla bağlı tuhaf isimli adamların kaderini tekrardan ağır ağır tayin ediyor bunca yıl sonra. Bir bakıyorsun, o koca koca adamların arasına bir kozmos mensubunu iliştiriveriyor, araya tencereden bozma karatavuklar serpiştiriyor –hani şu eski Meydan’ın orada gezinen tavukları– sonra hoş geldin Berlin Kongresi’nin faydaları/zararları, kaçan kaçtı azınlıkları... Cıva gibi Murat’ın eli, dili... Akışkan. Cilveli. Edepsiz. Toprak kadar ağır. Babamı hatırlatıyor bir de Murat. Tuhaf isminin hallicesinden adaşı Nubar.” -Agop Niksarlıoğlu- “Murat Arda’nın bu kitabında 1900’lü yılların başı ile 2013 yılları arasında saykodelik bir zaman yolculuğuna çıkılıyor. TAKSİM BAHÇESİ, Jodorowsky’nin sinema ve çizgi roman estetiği ile Léo Malet’nin noir dünyalarını çağrıştıran ama yine de Arda’ya has bir Beyoğlu anlatısı üzerinden aslında Osmanlı’dan bugüne yaşadığımız kan kokulu tuhaflıklara fantazmatik, eğlenceli ve öldürücü bir bakış açısı içeriyor.” -Ercüment Menemen
Tanıtım Metni