Temeli aile olan yakın ilişki sistemlerini oluşturan biz, kadın ve erkekler, toplumca belirlenmiş cinsel rollerimiz, rol kalıplarımız içinde tutsak olup benlik kaybına uğrarız. Özgün düşünce ve duygu dünyalarımıza yabancılaşır, toplumun belirlediği rol ve yaşam biçimlerini sorgusuzca benimser, sisteme uyum sağlama adına benliğimizden uzaklaşırız. Böylelikle ilişkide oluşan sorunlarımızla ne denli işbirliğinde bulunduğumuzu da gözden kaçırırız. Bu kitabı yazmaya başlamamın en önemli nedeni, çalışmalarımla içinde yoğrulmakta olduğum insan ilişkileri, evlilik, birliktelik, aile gibi yakın ilişki sistemlerinin sancılı ve çetrefil yollarında öğrendiklerimi paylaşabilmek... ‘Sahnede’ görülenlerle ‘sahne arkası’ yaşananların oldukça farklı olduğuna tanık olma ayrıcalığına sahip bir ‘kulis işçisi’ sıfatıyla, inandıklarımız, öğrendiklerimiz ve ‘sahnede’ sergilenen davranışlarımızın arkasındaki yerleşik toplumsal koşullanmaları, sistemin bizi ne denli yoğurduğunu, bunların içinde kültürel ve ailevi mirasımızın etkilerini paylaşmayı arzu ediyorum. Çünkü kulisten bakıldığında, Tapınağın Öbür Yüzü oldukça farklı gözüküyor. Tanıtım Metni