21. yüzyılın ilk devrimi etrafımızdaki her şeyin “akıllandığı” Endüstri 4.0 ile başladı. Üretimde ve iş yerlerinde insan faktörü yerini “yapay zekâlara” bırakırken, içinde yaşadığımız şehirlerin de bu gelişmelerden bağımsız kalması mümkün olmayacak. İstense de istenmese de işin sonunda her ülke kentsel gelişim çalışmaları yapacaktır. Gelişen teknoloji bizi buna zorunlu kılacak. O halde kısa veya orta vadede uyum sağlamak zorunda kalacağımız bir sistemi şimdiden öngörebiliyorsak neden yola koyulmuyoruz?
Yapay zekâ, nesnelerin interneti, “büyük veri” ile beraber verinin işlenmesindeki gereksinim artarken, düzensiz veriler, düzenli ve anlamlandırılabilir hale gelecek. 2050 yılında dünya nüfusunun üçte ikisinin şehirlerde yaşayacağı ön görülmektedir. Kentlerimizi akıllı şehirlere dönüştürmekte geç kalınırsa bir dizi zorluğun ortaya çıkacağı aşikâr. Bu nüfussal değişiklikler ayrıca kamusal alan ve konut arzı noktasında da büyük problemleri ortaya çıkaracaktır. Yerel Yönetim 4.0 tüm bu olası sorunlara karşı gelişen teknoloji ışığında milli ve yerli bir reçete olacaktır.
