Miras, kişilerin hem malvarlıklarını hem de geçmişten gelen hatıralarını sevdiklerine aktarabilmesini sağlayan önemli bir kurumdur. Ancak mirasbırakanın vefatı ile yalnızca murisin malvarlıkları değil, aynı zamanda murisin borçları da bir bütün olarak mirasçılara geçecektir. Hal böyle olunca, mirasçıların sonradan istenmeyen durumlarla karşı karşıya kalmamaları için terekenin içeriğini tespit edebilmeleri çok önemlidir.
Ancak günümüzde teknolojinin gelişmesiyle küreselleşen ve karmaşıklaşan ticari ilişkiler nedeni ile mirasçıların terekeyi tespit edebilmesi imkansız hale gelmiştir. Bu sorunun giderilmesi için kanun koyucu tarafından mirasın reddi, tasfiyesi ve kabulü seçimlik haklarına ek olarak terekenin resmi defterinin tutulması kurumu getirilmiştir. Bu kurum sayesinde, mirasçılar terekenin hangi aktif ve pasiflerden oluştuğunu net olarak görebilecek ve bu bilgiler ışığında somut verilerle mirasa ilişkin seçimlerini değerlendirebileceklerdir. Mirasçıların mirası deftere göre kabul etmesi halinde, mirasçıların sorumlulukları yalnızca defterde yazılı olan borçlarla sınırlı olacak; sonradan ortaya çıkan borçlardan ise kural olarak sorumlu olmayacaklardır. Mirasçıların sorumluluklarını sınırlandıran ve aslında kullanışlı olması gereken bu kurum, yeterli düzenlemelerin yapılmamasından kaynaklanan birçok tartışmalı durumun bulunması nedeniyle günümüzde pek kullanılmamakta olup atıl kalmıştır.
Bu kitapta, tartışmalı olan konuların tespiti yapılmış, bu konulara ilişkin doktrin görüşleri ve yargı kararları incelenmiştir. Ardından bu görüşler ışığında, tartışmalı konulara çözümler sunularak hukuki güvenliğin sağlanabilmesi ve kurumun yeniden canlandırılabilmesi amacıyla yapılabilecek düzenlemelere ilişkin öneriler hazırlanmıştır.