Ticari işletme kavramının, ticaret hukukundaki önemi sebebiyle açık bir şekilde incelenmesi gerekir. Bu kavram, ekonomik ve hukuki sahada anlamı bulunan ve kendisine birçok sonucun bağlandığı bir kavramdır. Ticari iş, dava ve tacir gibi birçok kavram ticari işletme temel alınarak açıklanır. Ayrıca anılan kavram borçlar hukuku, medeni hukuk, icra hukuku ve infaz hukukuna da birçok kez temas eder. Bunun yanında ticari işletmenin devrinin, kiraya verilmesinin, bu âkitler arasındaki ve akde taraf olmayan üçüncü kişilerin hukuki durumları üzerinde ekonomik yansımaları bulunmaktadır. Bu sebeple özellikle ticari işletmenin ne şekilde devredileceği önem arz eder.
Eski Ticaret Kanunu'nda yer almayan bu kavram, 818 sayılı eski Borçlar Kanunu'nun 179. maddesinde yer almaktaydı ve ticari işletmenin devrinde ticari işletmenin pasif unsurlarının bir kül halinde devralana geçmesi, aktif unsurların ise cüz'i halefiyet ilkesine göre devri öngörülüyordu. 6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu'nun 11/3. maddesiyle ise ticari işletmenin aktiflerinin kısmi külli halefiyet ilkesine göre devri düzenlenmiştir. Bu yöntemle, ticari işletmeyi oluşturan aktif unsurların ayrı ayrı devir işlemine tabi tutulmasının önüne geçilerek devrin kolaylaştırılması amaçlanmıştır. Bir işletmenin pasif unsurlarının ise 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 202. maddesine göre devredileceği ve devrin taraflarının borçlardan müteselsil sorumluluğu düzenlenmiştir. Tüm bu hususlara açıklık getirmek adına eserde, ticari işletmenin devri kavramı benzer kavramlarla kıyaslanarak ve mevzuatımızdaki düzenlemelere olabildiğince çok temas edilerek incelenmiştir.