Bu çalışma, cinsel şiddetten bağımsız, karşılıklı rızaya dayanan bir cinselliğin hukuk düzenince nasıl korunacağı sorusunu yanıtlamak üzere kaleme alınmıştır. Hukukun, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini hem kuran hem de sürdüren bir nitelik taşıdığını söylemek mümkündür. Toplumsal cinsiyet temelli şiddet ve cinsiyet eşitsizliği ise birbirinin nedeni ve sonucu olarak karşımıza çıkar. Toplumsal cinsiyet temelli cinsel şiddet söz konusu olduğunda kadınların rızalarının hukuki değerlendirmesi, aksine bir düzenleme olmadığı sürece, cinsiyet eşitsizliğinden bağımsız olamayacaktır. Ancak hukukun olumsuz dönüştürücü etkisinin tersine çevrilmesi mümkündür. Bu bağlamda çalışma, bu tersine çevirme için cinsel şiddet ve rızanın ele alınışında nasıl bir yaklaşımın benimsenmesi gerektiğini ortaya koyma iddiası taşır.
Bu iddiayı gerçekleştirmek üzere öncelikle kavramsal bir temel oluşturulmuş, kullanılan kavramlar açıklanmıştır. Bu bölümde özellikle toplumsal cinsiyet düzeni ve toplumsal cinsiyet temelli cinsel şiddetin ilişkisi incelenmiş, böylece rızanın toplumsallığının kabulünün nedenleri de ortaya konulmuştur.
Ardından cinsel şiddetin cinsiyet eşitsizliği ile ilişkisini gözeten ve bu bakış açısı ile cinsel şiddeti cezalandıran hukuki düzenlemeleri olan Kanada ve İngiltere ulusal yargıları ve karar örnekleri incelenmiştir. Bu düzenlemelerde ve kararlarda, rızanın varlığına ilişkin değerlendirmelerin ve tespitlerin sistematiğinin bulunduğu tespit edilmiştir. Rızaya ilişkin yaklaşımlar böylece kategorik bir incelemenin konusu yapılmıştır. Son olarak ise uluslararası insan hakları mekanizmalarından AİHM ve CEDAW'dan cinsel şiddete ilişkin karar örnekleri incelenmiş, söz konusu kararların rızaya ilişkin bu yaklaşımları benimsediği noktalar ortaya konulmuştur.
Kadınlara yönelik toplumsal cinsiyet temelli cinsel şiddetin önlenmesi ve cezalandırılması için rızaya ilişkin bir standart oluşturmayı öneren bu çalışma, öneriyi büyütmek ve geliştirmek üzere hem insan hakları hukukuna ilişkin akademik çalışmalar yürütenlerin, hem hukuki yargılamalarda bu perspektifi güçlendirmek isteyen avukatların hem de insan hakları aktivistlerinin dikkatine sunulmaktadır.