Günümüz dünyasında ülkeler arası rekabet ve mücadele biçimleri önemli değişiklikler geçirmiştir. Geçmişte, daha çok “sert güç” denilen yöntemle, karşılıklı mücadele, egemenlik kurma ve nüfuz alanı yaratma ve bu ayrıcalıkları devam ettirme söz konusu iken günümüzde, gerek temel haklardaki gelişme ve anlayış değişikliği ve gerekse de ülke halkları arasındaki iletişim ve yakınlaşmalar yeni arayışlara sebep olmuştur. Bu gelişmeler, başta küresel-emperyal ülkeler olmak üzere sert güç uygulamalarına alternatif arayışlara girişilmiş ve bunun sonucunda sert güç yaklaşımı yerine “yumuşak güç” uygulamalarının daha etkili sonuçlar doğuracağı ileri sürülmüş ve yumuşak güç yaklaşımı uygulanmaya başlamıştır. Ancak bazı zaman ve durumlarda yumuşak güç uygulamalarının yetersiz ve etkisiz kalması sonucunda, sert ve yumuşak güç uygulamalarını birleştiren "akıllı güç" (smart power) yaklaşımının daha uygun olacağı değerlendirilmiştir. Diğer bir deyişle, her durum ve olaya özgü olarak yumuşak güç, sert güç veya her ikisinin karması olan akıllı güç stratejisinin devreye sokulması ve uygulanmasının daha etkili sonuçlar doğuracağı-doğurduğu ileri sürülmüştür.
Bütün bu gelişmeler sonucunda, Türkiye'nin politika yapıcılar ve strateji geliştiren birimlerince özellikle 1989'dan sonra Türk Dış Politikası'nda, başta Türk Cumhuriyetleri ve akraba topluluklar olmak üzere yumuşak güç uygulamalarına daha sistematik bir şekilde başlanmıştır. Bu anlayıştan hareketle 1998 yılında “Afrika Eylem Planı” ile Afrika ülkelerine ve 2006 yılında ise Latin Amerika Yılı ilan edilerek “Latin Amerika Eylem Planı 2006” çerçevesinde Latin Amerika ve Karayip ülkelerine yönelik yumuşak güç çalışmaları yürütülmüştür. Başlangıçta doğal olarak daha zayıf olan bu girişimler zamanla daha profesyonel bir biçimde yürütülmüş ve özellikle daha sonraki yıllarda oldukça ivme kazanmıştır. Bu kitap, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı dönemi odağında Türkiye'nin uygulamış olduğu yumuşak güç uygulamalarını açıklama ve tartışmayı konu edinmiştir. Söz konusu uygulamaların sahip olduğu özellikler dikkate alınmış ve ABD merkezli bir kavram olan yumuşak güç uygulamalarının düşünsel mantığı ile Türk dış politikasında uygulamalardaki bazı düşünsel farklılıklar tespit edilmiştir. Ayrıca bu farklılığı karşılayacak "adaptif güç" olarak tanımlanan bir kavram önerisinde bulunulmuştur. Kısacası bu çerçevede tamamlanmış olan kitap çalışması, okuyucu-yararlanıcıların kullanımına sunulmuştur. Türk bilim literatürüne, kendi alanında bir nebze de olsa katkı yapması yazarların temel amacıdır.