“Makedonya'dan Hindistan'a uzanan coğrafyada genç yaşta muazzam büyüklükte bir imparatorluk kuran, daha hayattayken hakkında efsaneler anlatılmaya başlanan Makedonyalı Büyük İskender, kısa zamanda elde ettiği başarılarla haklı bir şöhret kazanmış ve ölümünden bu yana iki bin yıldan fazla bir zaman geçmesine rağmen adı hâlâ unutulmamıştır. O, bugün de hakkında araştırmaların yapıldığı, kitapların yazıldığı, filmlerin çekildiği, bıraktığı mirasla ülkeler arasında paylaşılamayan tarihî ve efsanevi bir semboldür. İskender'in, Kur'ân'da ve bazı eserlerde kendisinden söz edilen Zülkarneyn'le aynı kişi olarak düşünülmesi ve Şehnâme'de İran imparatorlarından biri olarak gösterilmesi, bir zaman hüküm sürdüğü eski mülkü Doğu coğrafyasında benimsenmesini kolaylaştırmış, ona dinî bir kimlik kazandırmış ve artık ondan İskender-i Zülkarneyn olarak söz edilmeye başlanmıştır. Doğu edebî geleneğinde İskender'le ilgili ilk eserler Fars edebiyatında yazılmıştır. Türk edebiyatında İskendernâme türünün ilk ve en önemli örneği Ahmedî'ye aittir. Ahmedî'nin kardeşi Hamzavî, Ahmed-i Rıdvân, Ali Şîr Nevâyî, Behiştî Sinan, Ebû Hasan Turtusî, Karamanlı Figânî ve Lâmi'î Çelebi de bu konuda eser vermiş isimlerdir. Bu listeye müellifi meçhul mensur bir Nizâmî tercümesini de eklemek mümkündür...
Tanıtım Metni