Türkiye Cumhuriyeti kurulurken, Osmanlı’dan kalan siyasal ve ekonomik mirası da beraberinde taşımıştır. 1920’li yıllar mali disiplin ile ekonomik bağımsızlığın sağlanmaya çalışıldığı, kalkınmanın ikinci planda bırakıldığı yıllar olmuştur. 1933-1950 yılları arasında devletçilik politikalarının güç kazanmasıyla ülkede sanayileşme girişimlerinin devlet eliyle yapıldığı bir döneme girilmiştir. 1950-1960 dönemi ise ülkenin fiilen çok partili demokratik bir yapıya geçtiği bir dönüm noktasıdır. 1960’lı yıllarda planlama döneminin başlamasıyla karma ekonomik sistem benimsenmiştir. 1980’ler ekonominin yeniden liberal politikalara geçiş yıllarıdır. 2000’li yıllarda ise küreselleşme ülkelerin maliye politikalarını da zoraki olarak değiştirmiş, ancak günümüz ekonomik gelişmeleri devlet anlayışının tamamen elden bırakılmasının sakıncalarını gözler önüne sermiştir. Yaşanan her kriz dönemi sonunda da toplumların devletten beklentileri azalmamakta aksine artmaktadır.