Hitler'in gizlice yürüttüğü roket programı başarısız olsa da Von Braun ve ekibinin iki süper güç devlet arasında paylaşılmasıyla Soğuk Savaş döneminde uzay âdeta bir keşif yarışına sahne olmuştur. Bununla birlikte BM'nin hayata geçirilmesinin ardından “Uzay Savaşları”nı bekleyenlerin aksine süper güç devletler uzayın barışçıl kullanımı ve sorumlulukların belirlenmesi için çeşitli anlaşmaların imzalanmasına öncülük etmiştir.
Günümüzde ise bilim ve teknolojide ilerlemelerle birlikte uzaya erişim çok daha kolay, ekonomik ve yoğun şekilde cereyan etmektedir. Artık uzay birçok devletin bağımsızca erişebildiği bir alan olmakla beraber Jeff Bezos, Elon Musk gibi girişimcilere göre eşsiz ticari fırsatlar sunmaktadır. Öte yandan akademik çevrelerde uzay hukukunun temelini oluşturan anlaşmalar ve sözleşmelerin Soğuk Savaş döneminin izlerini taşıdığı ve rejimin güncel sorunlara yanıt vermekten uzak kaldığına dair görüşlere sıkça tanık olmaktayız.
Bu kitap, “Uzay Hukuku” alanının kapsamını oluşturan anlaşma ve sözleşmeleri tarihsel süreç ve kavramsal çerçeve perspektifleriyle incelerken rejimin güncel durumu ile uzay hukuku alanında söz sahibi kurumlar ve aktörleri enine boyuna tanıma fırsatı sunmaktadır. Ayrıca artan tehdit algısı ve askerileşme ile uzay karşıtı silahlar ve uzay molozları gibi önemli sorunları mercek altına alırken uzayın ticari kullanımı, strateji ve ulusal güvenlik boyutunu irdelemekte ve tüm bunların “Türkiye için ne anlam ifade ettiğini” sorgulamaktadır.