Atsız, her ışığın ardında gizlidir bir karanlık, derken Pollyana’nın gerçek dışılığına inat hayatla bire bir örtüşen bir felsefeyi temsil eder. Karanlığı en iyi örtecek şey karanlık değildir, onu örtmenin en iyi yolu karanlığın kaynağından dışa doğru çok güçlü bir ışık yakmaktır. Hayatı bin bir türlü mücadele ve güçlükle geçen Atsız’ın da onun manevi talebelerinden olan Fatih Keskin’in de idrakinde olduğu bu acı gerçek maalesef ki toplumların aldatılmasında en geçerli yöntem olarak kullanılmaktadır. Tam da bu noktada halisane niyetlerle, insanların kendilerini adamalarıyla ortaya çıkan fikir akımlarının birer ışık/nur olarak insanları aydınlığa kavuşturmak gibi yüce bir görevi varken zamanla riyayı gizlemek için bir araç olduğunu görürüz. Işığın/nurun kutsallığının arkasına saklanan karanlığın farkında olan Fatih Keskin, bu zıtlığın ruhunda bıraktığı acıları kaleme alıyor. Bir tarafta vefa, vuslat, dava, dostluk, vatan, ülkü, aile, evlat gibi insani değerler ve durumlar varken, diğer tarafta tüm bunları riyakârca sömüren gayriinsani bir hükümranlığın kurulmuş olmasının acısını ta yüreğinde yaşıyor. Bu kitap; Araf Suresi’nde cehennem için yaratıldığı söylenen gözleri olup görmeyenler, kulakları olup duymayanlar için değil, Bakara Suresi’nde cennetle müjdelenenler için yazılmıştır. Serkan AKIN
Tanıtım Metni