Biliyorum ki bazı okuyucular soracaktır: “Ne demek Ya Kebikeç?”
Eski edebiyatımızla ülfeti olanların malumları olduğu üzere kitapları güveden, kurttan koruyan bir melek veya cinin adıymış güya Kebikeç. Eskiden kitapların başında uygun bir yere “Ya Kebikeç” yazınca kitaba haşerelerin zarar veremeyeceklerine inanılırmış. Bir tür muskaymış yani Kebîkeç…
Anlatırlar ki, vaktiyle medrese hocasının biri bir mollanın elinde kitap kurtlarının sayfalarını delik deşik ettiği bir kitap görmüş. Şaşkınlıkla; “Yâ Kebîkeç yazmadın mı buna?” deyince molla çaresiz: “Yazdım, yazdım da, kurtlar önce ‘kebikeç’i, sonra kitabı yemişler.” demiş.
Elinizdeki varakpârelere kitap kurtları zarar verir mi bilinmez ama onu her türlü haşerattan hıfz içün -aşk ile- “Yâ Kebîkeç!” diyelim.
Basım Yılı | 2016 |
Baskı Sayısı | 1 |
Cilt Tipi | Ciltsiz |
Kağıt Tipi | 2. Hamur |
Sayfa Sayısı | 504 |
Yazar | M. Fatih Köksal |