1915 yazı Wittgenstein ailesi için hem mutluluk, hem de yanı başlarındaki savaşın yarattığı endişe demektir. Ailenin büyük kızı Beata içinse bir dönüm noktasıdır o yaz. Alman Musevisi bu güzel genç kız, Cenevre Gölü’nün parıltılı sularının kıyısında, Katolik bir Fransız subayına âşık olur. imkânsız bir aşktır bu; çünkü onların hem ülkeleri düşmandır, hem dinleri farklıdır. Beata için bu çifte engeli aşmanın tek bir yolu vardır: yüreğinin sesini dinlemek... Yıllar sonra Avrupa’da yeniden savaş sesleri duyulur. Üstelik bu kez Museviler kıyıma uğramaktadır. Şimdi bir seçimle karşı karşıya olan, Beata’nın kızı Amadea’dır. Acaba Amadea, Tanrı’nın yolunu mu, aşkı mı, yoksa Nazilerle mücadeleyi mi seçecektir? Genç kız, tıpkı bir zamanlar annesinin yaptığı gibi, yüreğinin sesini dinler. Bir annenin sevgisi, bir kızın cesareti... Danielle Steel bu dönem romanında, savaşın anlamsızlığına ve tutuculuğa karşı bireylerin nasıl direndiğini anlatıyor. Yeter ki geçmişten dalga dalga gelen yankılar duyulabilsin...
Tanıtım Metni