Küreselleşme ve yeni liberal politikalar, diğer tüm kamusal alanlar gibi eğitim alanını da kârlı bir sektöre dönüştürmeyi başarmış; yaşam boyu öğrenmeyi de bu dönüşümün vazgeçilmez aracı kılmayı amaç edinmiştir. Küreselin piyasacı bu çabası ile kamusal bir hizmet olmaktan çıkarılan eğitim ve beraberinde öğrenme, diploma yerine sertifikalar aracılığı ile alınıp satılabilen metalara dönüştürülmüştür. Öte yandan, mevcut eşitsizliklere sürekli yenilerini ekleyerek sınıflar arası makası kapanması mümkün olmayacak şekilde açan küresel dinamiklerin baskı ve dayatmaları, toplumların bu dönüşüme karşı direnç göstermelerinin önünde önemli bir engel teşkil etmektedir. Ancak,
yaşam boyu öğrenmenin sadece belirli bir zümre için değil herkese açık, erişilebilir ve sürdürülebilir olması, toplumsal yapı içerisinde tüm bireyleri kapsayan eşitlikçi ve adil öğrenme ortamlarının varlığı ile olanaklıdır. Bu sayede her birey, yaşam boyu öğrenme eylemini koşulsuz ve adil bir şekilde deneyimlemiş olacak, kendisini yeni öğrenme eylemleri için istekli ve hazır hissedebilecektir. Aksi takdirde, herkes için toplumsal bir içerimden söz etmek, bireylerin mutlu ve üretken olmasından bahsetmek olanaksız hale gelmekle kalmayacak, toplumsal dışlanmanın da zemini inşa edilmiş olacaktır.