Köyün hali de başkaydı. Tavukların “gıt gıdak” demesiyle kümese dalar, taze yumurtayı taze tereyağıyla kırdırır, kuzine sobalarında patates pişirir, geceleri de damın üstünde kayan yıldızları izlerdim... Ah, o günler...
Babamın maaşı alıp evin içinde havaya saçması... Abim ve kardeşim ile yerden o paraları toplamamız... Babamın sonrasında anneme sarılması... O mutluluk tabloları gözümün önünden hiç gitmiyor.
Hasanların evinde yediğim böreğin tadını, sınıfa girince ilkbahar gelmiş gibi ortama hava katan renkli elbiseleriyle sınıfı aydınlatan Tuncelili Nilüfer Hoca’yı, güzel fiziği içinde Seda’ya “Mavi kot pantolon sana ne kadar da yakışmış, Seda.” deyişimi, Sevda’nın gözlerini arkadan kapattığım zaman bana isimler saymasını ama elimdeki deterjan kokusundan beni bayan sanıp hep kız isimleri söylemesini, sonunda da dayanamayıp ellerimi açtığımda, karşısında beni görünce çok şaşırmasını unutamıyorum.
Basım Yılı | 2017 |
Baskı Sayısı | 1 |
Cilt Tipi | Ciltsiz |
Kağıt Tipi | 2. Hamur |
Sayfa Sayısı | 153 |
Yazar | Ercan Aktaş |