İmparatorluklarla birlikte kilisenin de hızla çözüldüğü, dini dogmaların bilim tarafından yerle yeksan edildiği on dokuzuncu yüzyılın muhafazakâr ortamında Besant, Victorian Dönemi’nin simgesi hâline gelmiş tüm kurumları tek tek reddetti ve önce Seküler Topluluk’a, ardından Fabian Derneği’ne katılıp nihayetinde Teosofi Cemiyeti’nin öne çıkan isimlerinden biri oldu. Yogaya Giriş, yaklaşık beş bin yıllık tarihe sahip kadim Yoga disiplininin felsefesini Teosofinin bakış açısıyla inceliyor ve bir bakıma mücadelenin yalnızca meydanlarda ve siyaset sahnesinde değil, hem düşünsel hem de tinsel zeminde sürdürülmesi gerektiğini gösteriyor. Zira insanın mücadelesi hiçbir zaman yalnızca bireysel ya da toplumsal değildir. Sürekli birbirini inşa eden, biçimlendiren ve dönüştüren bu iki yapı arasındaki ilişki, Besant’ın deyimiyle varoluş tiyatrosunun ancak madde üstünden sahnelendiğinin bir kanıtıdır.