Zaman Yolcusu, makinesinden adımını dışarıya attığında kendini 802.700’lü yıllarda bulur. Dünyaya ve insanlığa dair bildiği her şey değişmiştir. Karşılaştığı, ütopik gelecekte yaşayan Eloi’ler hayatlarında mükemmel bir uyum yakalamış gibidir. Bu zarif yaratıkları inceleyip kendi dönemine dönmeyi düşünür Zaman Yolcusu. Ta ki Zaman Makinesi’nin çalındığını fark edene kadar... H. G. Wells’in ilk romanı Zaman Makinesi hayal gücünün alışılagelmiş sınırlarının çok ötesinde bir serüvene çıkarıyor okurunu. Roman, Darwin ve Marx’ın düşünceleriyle beslenirken, yazarının sosyalist ve politik yaklaşımlarıyla da uzak bir geleceği hemen yanı başımızdaki bir distopyaya çeviriyor; kontrol edilmeyen bir kapitalizmin sonuçlarına tanık ediyor okurunu. Hem bilimkurgunun hem de “zaman yolculuğu” temasının öncüsü kabul edilen Zaman Makinesi’ni, H. G. Wells’in kendi çizimi eşliğinde, ilk defa Türk okurlarla buluşacak olan eksik bölümü ve “Bir Milyon Yılının İnsanı – Bilimsel Bir Kehanet” makalesiyle sunuyoruz. “Wells bir yandan insanlığı imkânsızlığın pençesine teslim ederken bir yandan da etiyle, kanıyla, acısıyla, ahmaklığıyla insanlığı korumayı başarıyor.”
Tanıtım Metni