Beni kalabalık sandınız... Evimde hiç güneş batmaz, diye geçti aklınızdan... Oysa ben çoğu kez bana gelen mektuplarınız kadardım. Evimde güneşim çok battı. Mektuplarınızın içindeki sevgi ve merhametin ışığıyla çok gece geçirdim. Yalnızlıktan ölecek gibi olduğum anda tekrar tekrar okuduğum o mektuplar, beni sabaha çıkardılar... Unutulmak acısını sadece bu mektuplar hafifletecek gibiydi... Kitaplarımı, bilmediğim, tanımadığım kişilere yazıyordum. Belki de bir meçhule... Ama o meçhulden, yani sizlerden bana sevgiler akıyordu. Acılar, sırlar, çelişkiler, umutlar, yalnızlıklar; hayal kırıklıkları, gözyaşları, ölme isteği ve yaşama sevinci akıyordu... Bu kimsesiz incelikler ülkesine...